Sex Hikayeleri

2 sene önce - Admin Ekledi - 829 Kez Okundu

Zencinin Yılan Ölüsü

Zencinin Yılan Ölüsü

Selamlar, ben Canan. 24 yaşındayım. Hollanda’da doğup büyüdüm. Ailem Hollanda’nın güneyinde (Belçika sınırına yakın) bir şehrinde ikamet ediyor, ben ise Amsterdam’da öğrenciydim. Üniversite hayatım boyunca dolu dolu bir cinsel hayatım oldu, ancak hep uzun ilişkilerimdeki sevgililerimle cinsel ilişkim oldu. Hayatımda hiç yarını düşünmeden altına yattığım birileri olmadı.

Üniversitede okurken aynı zamanda Amsterdam’da lüks bir giyim mağazasında çalışıyordum. Mağzaya genelde orta yaşlı veya yaşı ilerlemiş zengin müşteriler gelirdi. Müşterilerden bazıları benle flört etmeye ve yavşamaya çalışsa da, benden yaşça çok büyük insanlarla işim olmaz deyip pas vermiyordum. Mağazanın müşteri kitlesi belli olduğundan genelde tanıdık yüzler olurdu. Çok nadiren yeni bir müşteri gelirdi.

Bir gün mağazaya tahminen 30 yaşında zenci bir erkek geldi. Amsterdam’ın her köşesi zenci kaynıyordu, ama mağaza olarak hiç zenci müşterimiz yoktu. Bu daha içeri girer girmez dikkatimi çekmişti, çünkü acayip atletik bir yapısı vardı. Sanırım 1.88 civarı bir boyu vardı. Tişörtün kolunu patlatacak kadar şişkin pazuları vardı. Tebessüm edip yanına gittim ve ilgilenmeye başladım. Kırık bir Hollandacası vardı fakat anlaşıyorduk. Pantolon almak istediğini söyledi. Değişik kumaşlardan modeller öneriyor ve yardımcı oluyordum. Beğendiği 3 tane pantolonu denemek için giyinme kabinine gitti.

Kabindeyken bana seslendi ve denediği son pantolonun bir büyük bedenini istedi, hemen yardımcı oldum ve gidip getirdim. Kapıdan uzatırken aynadan onun yansımasını görmüştüm, beyaz slip külodundan fırlayacakmış gibi duran bir siki vardı. Zencilerinki büyük olur derlerdi, dedikleri kadar varmış diye düşündüm. Bacakları da oldukça kaslıydı. Pantolonu verip uzaklaştım.

Verdiğim pantolon tam olmuştu. Kabinden çıktı ve “Nasıl olmuş?” diye sordu. “Çok güzel olmuş, bedeninize de tam oturmuş!” dedim. Gülerek, “Senin gibi güzel bir kadından bunları duymak çok hoş!” deyip güldü. Bana iltifat etmesi hoşuma gitmişti. İnsanın içini eritecek kadar azdırıcı bir gülüşü vardı. Bu sırada mağazanın dışında hafiften bir kalabalık oluşmaya başlamıştı, ama ne olduğunu anlamadım, herhalde etkinlik falan vardır diye düşündüm.

Bana teşekkür edip ödeme kısmına geçti. Ben bir yandan da onu kesiyordum. Ödemeyi yaptı ve kapıya yönelirken dönüp bana bakıp göz kırptı. Ben de gülümsedim. Kapıdan çıkar çıkmaz kapıdaki kalabalık adamın üzerine doğru gelmeye başladı. Herkes telefonunu çıkarmış adamın fotoğrafını çekiyor, onunla Selfie çekmek istiyordu. Benim gibi orda çalışan arkadaşıma sordum, “Kim bu adam?” diye. Arkadaş da, “Nasıl tanımazsın?” dedi ve adamın ismini söyledi. Futbolla pek alakam olmadığı için adamı tanımamıştım, ama ünlü bir futbolcuymuş. Gerçek adını yazmayacağım buraya, ona Max diyeceğim.

Akşam evde Max’ı internetten araştırdığımda sosyal medya hesaplarını falan da bulmuştum. Instagramını stalkladım ve takip ettim. Ne de olsa görmez, birsürü takip edeni vardır diyordum ki, beni aşırı şaşırtan bir olay gerçekleşti. Aradan 5 dakika geçmeden bana takip isteği atmıştı. Ben o sırada onun kaslı bedenini hayal ederek yatakta tavanı izliyordum, şok olmuştum. Hemen kabul ettim. Çok geçmeden mesaj attı, “Merhaba, bu gün mağazada bana yardımcı olan bayan sendin değil mi?” diye sordu.

Ben de, “Evet bendim. Seni tanımadığım için özür dilerim, çok mahçup oldum!” diye bir mesaj attım. “Önemli değil, beni tanımamış olman daha iyi!” dedi. Ardından yazışmaya devam etti benimle. Nerede okuduğumu soruyor, ne zamandır o mağazada çalıştığımı soruyor, bu sırada da profilimdeki fotoları beğeniyordu. Ben zaten dünden razıydım, adam hem zengin hem de şahane vücudu vardı. Ama kendisini ağırdan satıyordu. Birkaç gün şehir dışına gideceğini, gelince bir kahve içip içemeyeceğimizi sordu. “Çok isterim!” deyip kabul ettim.

Sonraki günler mesajlaşmalarımız devam etmiş ve artık ciddi ciddi cilveleşmeye başlamıştık. Günler geçmek bilmedi, sürekli Max’ın taş gibi vücudunu arzuluyor ve gece yatmadan onu hayal ederek masturbasyon yapıyordum.

Nihayet beklediğim gün geldi çattı. Daha ilk buluşmamızda beni sikeceğini umarak korunmaya da başlamıştım. Lüks bir kafeye davet etti beni. Üzerime şık birşeyler giyip gittim, altımda deri bir mini etek, üzerimde ise beyaz bir gömlek vardı. Beni görünce iltifatlar etmeye başladı. Oturduk ve sohbete başladık. Ama bir gariplik vardı, adamın ünlü oluşundan mı yoksa benim onun yanında ufak kalmamdan dolayı mı bilmiyorum, kafedeki herkes bize bakıyordu. Artık rahatsız olmaya başlamıştım. Max durumu anladı ve “Genelde başıma geliyor, istersen daha sakin bir yere gidelim?” deyince kalktık.

Otoparka gittiğimizde arabası beni şok etmişti, lüks bir Pors*** arabası vardı, hani şu arazi araçları gibi yüksek olanlardan. Arabaya bindiğimizde, “İstersen benim eve gidelim?” dedi. Hemen kabul ettim, çünkü beni bir kere sikip bırakacağı bir kadın olarak görüyorsa bile razıydım. Evine gittik, ev dediysem Amsterdam’ın biraz dışında bir yerde havuzlu bir villaydı. Havuzun başında içkilerimizi yudumlamaya başladık. Max gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. İçkilerimiz tazeledikten sonra bana iyice yaklaşıp temas etmeye başlamıştı.

Elini bacağıma koyup, “Canan, seni ilk gördüğümden beri çok beğeniyorum, günlerdir aklımdasın!” diyerek bacağımı okşamaya devam etti. Ben de, “Hislerin karşılıklı!” deyip elimi dizine koydum. Bundan cesaret alarak dudaklarıma yapıştı. Aynı şekilde karşılık verdim. Romantik bir öpüşme gerçekleşiyordu, taa ki elimi sikine atana kadar. Elimi sikine attığımda niyetimi anlamıştı. Beni kucakladığı gibi yatak odasına götürdü. Güçlü kollarıyla beni sanki bir yastıkmışım gibi kaldırmıştı.

Bir çırpıda beni soydu. Her yerimi elliyor, göğüslerimi emip bitiriyordu adeta. Sikini görmek için sabırsızlanıyordum, ben de onu soymaya başladım. Mağzada kabinde külotla gördüğüm kadarıyla sikinin iri bir şey olduğunu tahmin ediyordum. Ama şimdi külodunu da çıkardığımda ufak bir şok geçirdim. Şimdiye kadar yediğim siklerin en uzunu ve bileğimden kalın bir sik, yılan ölüsü gibi karşımda duruyordu. Beklediğimden fazlasıyla büyüktü, ama ne olursa olsun bu siki içimde hissetmek istiyordum. Önüne çömelip sikini yalamaya başladım ama kafası ağzıma anca sığıyordu…

Sıra ona gelmiş, beni yatağa yatırmış ve amımı yalamaya başlamıştı. Ben onun sikini 5 dakika anca yalamıştım ve ağzım yorulmuştu. Ama o beni orgazm edene kadar yaladı amımı. Ben artık, “Sik beni!” diye söyleniyordum. Nihayet bacaklarımı omzuna aldı ve sikini amıma dayadı. Bastırdıkça ortadan ikiye bölünüyordum sanki. Başını sokmuş, ilerlemeye devam ediyordu. Sikinin yarısı ancak girmiş fakat amımın dibine ulaşmıştı. Daha fazla girmediğini anlayınca yarısıyla hafiften gidip gelmeye başladı. Yavaş yavaş hızlandı. Seri bir şekilde pompalıyordu. Soktukça nefesim kesiliyordu, sanki siki akciğerlerime kadar gidiyordu…

Bir süre bu şekilde siktikten sonra pozisyon değiştirdik. O sırtüstü yattı ve beni üzerine çıkardı. Amıma alabildiğim kadarını, yani yarısını alıp üzerinde zıplamaya başladım. Ben zıplarken, “Çok iyisin!” deyip göğüslerimi avuçluyordu. Uzun süredir sikişiyorduk. Max, “Geliyorum, sen de istersen ağzına boşalmak istiyorum!” dediğinde cevap vermeden üzerinden inip ağzıma aldım ve ağzıma boşalmasını sağladım. Döllerinin hepsini yutmaya çalıştım, ama yine de yarısı ağzımın kenarından çeneme akmıştı. Komodine uzanıp kağıt havlu verdi. Ağzımı ve çenemi silip yanına uzandım. Boşalmasına rağmen siki halen inmemiş, beygir siki gibi duruyordu.

Biraz dinlendikten sonra siki inmişti. Birlikte duşa girdik. Onun yanında ayakta çok kısa kalmıştım, kafam göğüs hizasına anca geliyordu. Duşta dayanamayıp sikimi ağzıma alarak tekrar kaldırdım. Siki yeniden sertleşince beni kucağına alıp sikini amıma yerleştirdi. Beni hiç zorlanmadan yavaşça indirip kaldırıyordu. Ben ise boynuna sarılmıştım ve amıma girip çıkan iri sikin zevkiyle deli gibi inliyordum. Bu seferki sikişimiz daha uzun sürmüştü. Boşalacağında ise beni yere indirip göğüslerime boşaldı…

O gece birlikte uyuduk. Sabah uyandığımda yanımda değildi, ben yatakta çıplak bir şekilde yatıyordum. Herhalde sikip bıraktı beni diye düşünürken, aşağıdan, “Canan aşkım, kahvaltı hazır!” diye seslendi. Hemen aşağı indim. Bana çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı, hiç beklemiyordum. Yanağıma bir öpücük kondurup, “Dün çok güzeldi aşkım!” dedi. İkimiz de çırıl çıplak kahvaltı ederken ben şımarıklık yapıp masanın altından ayağımla sikini okşuyordum…

Kahvaltımız bittiğinde yılan ölüsü siki de taş gibi olmuştu. Kalkıp yanıma geldi, öpüşmeye başladık. Zaten ikimiz de çıplaktık, öpüşürken amımı parmaklıyordu. Aşırı tahrik olmuştum ve çok geçmeden orgazm oldum. Beni masaya domalttı ve zaten sulanmış amıma soktu sikini ve sikmeye başladı. Tam bir sikiş makinasıydı. Masadaki tuzluk biberlik falan devriliyordu. Bir yandan da götümün yanaklarını tokatlıyor, amımı sertçe sikmeye devam ediyordu. Bense zevkten çıldırıyordum. Hiç bu kadar çabuk tatmin olmamıştım. Orazm olurken inlemelerime dayanamadı ve “Geliyorum!” dedi. Amımdan çıkmasına fırsat vermeden, “İçime boşal aşkım!” diye inledim. Oluk oluk boşaldı. Sikini çıkardığında amımdan sanki süt akıyor gibiydi.

O günden sonra sevgili olmuştuk. Çalıştığım mağazadan da istifa ettim haliyle. Krallar gibi hayat yaşıyor ve her fırsatta sikişiyorduk. Onun evinde yaşamaya başlamıştım, ancak ben aynı zamanda üniversiteye de devam ediyordum. Yaklaşık 1 sene deliler gibi seks hayatımız oldu. Artık o koca siki içime almaktan amım genişlemişti, ama halen ilk günkü gibi zevk alıyordum.

Üniversitem bitince ailemin ikamet ettiği şehre döndüm. Max zaten aramızdaki ilişkiyi pek resmiyete dökmek istemiyordu. Ben ise Max’ı zaten aileme kabul ettiremeyeceğimi biliyordum. Onun için istemeyerek de olsa efsane sikicimden ayrılmak zorunda kalmıştım. Max’tan ayrıldıktan sonra birçok ilişkim oldu, ama hiçbirinden zevk alamıyordum. Dayanamayıp birkaç kez Amsterdam’a gidip kendimi Max’ın kucağına attım. Ama bir süre sonra yeni bir ilişkiye başladığını söyledi ve bu sefer gerçekten koptuk 🙁